Kategoriler
- Eumamae.com - istanbul escort - escort istanbul - kayseri escort - şişli escort - bodrum escort - - istanbul escort bayan
- Sağlık
- Gündem
- Moda
- Haftalık Burç Yorumları
- Estetik
- Teknoloji
- Aksesuar
- Alışveriş Rehberi
- Psikoloji
- Kişisel Gelişim
- Mekanlar
- Aşk
- Saç Bakımı
- Burçlar ve Aşk
- Beslenme
- Konser-Müzik
- Stil
- Hamilelik
- Kitap
- Çocuk Gelişimi
- Evlilik
- Spor-Egzersiz
- Sinema
- Cinsellik
- Annenin Not Defteri
- Makyaj
- Cilt Bakımı
- Kariyer
- Yeni Ürünler
- Gezi
- Hediye
- Düğün
- Sergi-Müze
- Dekorasyon
- Samsun
- Parfüm
- Samsun Escortları
- Avrupa Yakası
- Televizyon
- Nişantaşı
- Fındıkzade
- Samsun Escortları
- Bakırköy Escortları
- Samsun
- Bakırköy
- Beylikdüzü Escortları
- Bahçeşehir Escortları
- Avcılar escortları
- Avrupa Yakası Escortlar
- İstanbul escortları
- Nişantaşı Escortları
- Halkalı Escortlar
- Samsun Escortları
- Yenibosna Escortlar
- Samsun
- İstanbul
- Esenler Escortları
- Kadıköy Escortları
- Şirinevler Escortları
- Anadolu Yakası Escortlar
- Bahçeşehir Escortlar
- Kurtuluş
- Avcılar
- Rus
- Esenyurt
- Zeytinburnu Escortları
- Bahçelievler
- Esenyurt Escortları
- Topkapı
- Samsun escort
yapmanız gerekli
birçok iş olmasına rağmen onlardan kaçarak yine de
ardından
çözmeyi mi planlıyorsunuz? Yoksa
sorunlarınızla ne dek
geç samsun eskort yüzleşirseniz o dek
iyi olacağını mı düşünüyorsunuz? Eger
tüm bunlara cevabınız "evet" ise siz bir ertelemecisiniz . uzman Psikoterapist Cenk Kahvecioğlu, "sonra Değil şimdi" kitabında ertelemeye son sağlamak
için nasıl bir yol izlememiz gerektiğini yazdı. Pudra.com gibi
erteleme, gelecek korkusu ve aklımıza takılan birçok soruyu kendisine sorduk. Pudra.com: Ertelemenin getirdiği en büyük sorunlar neler? Cenk Kahvecioğlu: Erteleme ile sorun yaşayan kişiler genellikle; streslidir. doğrusu
ertelemeciler hep streslidir. Işleri son ana dek
bekletirler. Ta ki dönem
kalmayıncaya dek
harekete geçmezler. Son sanyede
harekete geçmek de bir işe yaramadığından işin başında da sonunda da stresli olurlar. Suçlu hisseder. En derin ve ağrı
verici
hislerden birisi
suçluluk. Ertelemeciler önemli işlerine başlamayıp önemsiz işlerle çok zaman
harcadıkları için suçlu hissederler ve bu suçluluk duygusu bununla birlikte
anda
kaygı seviyesini de artırır. Lakin
bir miktar fayda sağlayan suçluluk hissi de vardır. Vicdanımızdan kaynaklı bu his şirin
şirin
bizi sıkıştıran derecede ise fazla
sorumluluk sahibi yahut
ahlaklı olabilmemizde yararlı
olabilir. Verimlilik azalır. Ertelemeciler hiçbir işe tam gibi
odaklanamazlar. Asıl yapmaları uygun
işleri erteledikleri için akılları hep o işlerde kalır ve bu hatta
önemsiz işleri dahi
yapmakta zorlanmalarına sebep
olur. örnek sunmak
gerekirse, lise sondayken gittiğim arkadaş toplantılarında içimden şu cümle geçiyordu: “şu an üniversite sınavına hazırlanman gerekiyor.” şunu
düşünürken nasıl tam gibi
eğlenebilir insan? Benzer olaylar erkeklerin
de başınıza kesinlikle
gelmiştir. doğrusu
böyle bir durumda kişi iki durumda da kaybediyor. Dışarıda eğlenemediği kadar
sınava da hazırlanamıyor. Güvenilirlik azalır. Ertelemeciler normalde
çevrelerindeki güveni kaybederler. Bilinçli yahut
bilinçsiz bir fotoğrafda
verdikleri sözleri tutamazlar. Yapamayacakları şeyleri söylerler. Bu da etraftaki imajlarını olumsuz etkiler ve sosyal gibi
tek
kalırlar. Kendine güven ve hürmet
azalır. Ertelemeciler, hedeflerine ulaşmakta oldukça zorlanacakları ve çoğu dönem
ulaşamadıkları için kaçınılmaz son gibi
kendilerine olan güveni ve saygıyı kaybederler. Güven azaldıkça canlılık hissi kaybedilir ve ertelemecilik artar. Nasıl bir kısır döngüdür bilen bilir! Içinden çıkmak istemezsiniz çoktan
isteseniz de pek mümkün olmaz. çocuklukta yaşadığımız bir takım
olaylar, baskılar ertelemeci olmamıza sebep
olabilir mi? Bu sorunun cevabını göstermek
zor. Ertelemeci bulunmak
için birçok sebep
var. özellikle kişilerin mizaç yapıları etkili. Mizaç için doğuştan getirdiğimiz genetik özelliklerimize ilişkili
davranış kalıplarımız diyebiliriz. Mizacımıza göre kimimiz çekingen kimimiz de girişken olur. Pasif-aktif, saldırgan-sakin aynı
birçok mizaç özelliği var. çocuklukta baskıya maruz kalmak herkeste diğer
tepkilere sebep
olabilir. Ama çekingen mizaca malik
kişilerde en çok zararı oluşturur. Henüz
içe kapanık, hala
sosyal fobiye yatkın bir durumla karşılaşacağımızı belirtebiliriz. Ama girişken bir kişide bununla birlikte
baskı çeşitli
sonuçlar doğurabilir. Zihnimizin erteleme duygusu nasıl çalışır? Zihin haz ilkesine göre çalışır. Bir durumda haz alamayacağını düşünürse erteleme eğilimi araya
çıkar. Bunların
diğer
kökenleri olabilir. Kimisine göre davranışa ilişkili
disiplin sorunları nedeni ile ertelerken kimisi kaygılarından ötür
ertelemektedir. Ama sonuç gibi
yapılacak işin başka, daha sonra
yeniden
savayı
bir tarihe ertelenmesi kronik ertelemeyi besler. Kişinin özsaygısının düşük olmasının nedenleri neler? Kendine güven ve saygı, çocuklukta verilen değer duygusu ile oluşmaya başlar. Kişinin kendisini, arkadaşları ve ailesinin yanında ne dek
kıymetli
gördüğü ile gelişir ve güçlenir. özellikle bu alanda sorun yaşayan kişiler, yetenekleri ve başarılı olup olamayacakları ılgili
endişeli olurlar. Iyi olmadıklarını düşündükleri en ufak bir saha
için bütün işten vazgeçebilirler. Bu arada çok
verilmesi de içi boş bir şişmeye sebep
olacağından ilgi
edilmeli ve denge sağlanmalıdır. Kendimize olan güveni arttırmak için ne yapmalıyız? öncelikle hata yapmayı göze almalıyız. Ve eksik yönlerimizi saklamayı bırakmalıyız. Herkesin yetersiz hissettiği ve başaramadığı şeyler vardır. Erkeklerin
inanmadığınız bir şeye başkasının inanmasını beklememelisiniz. şöyle ki
öncelikle siz kendinize değer göstermelisiniz. şunu
başkalarından beklemek ayrıca
şuna
bağımlı nur
gelmek hastalıkların başlıca nedenleri arasında. "belirsizliği kabul yapmak
gerek" Gelecek korkusuyla nasıl yüzleşebiliriz? Gelecek her süre
belirsizdir. Biz belirlemeye çalışırız. Ama doğrusu
pek beceremeyiz. Evdeki hesap çarşıya uymaz dedikleri bu olsa gerek. Hesaplanan ile yaşanılan değişik
olacaktır. öncelikle belirsizliği kabul yapmak
gerekir. şunu
yapabilmek için tabiattan örnek alabiliriz. Bizim dışımızdaki canlıların halen
şu anda
hepsi şu sanyede
yaşar ne gelecekte ne geçmişte. şimdiki zamana odaklanmak, belirlemeye çalıştığımız nafile çabalardan bizi uzaklaştıracağı aynı
kaygılarımızı da sonlandırır. Sihirli bakış açısı sanyede
olabilmektir. Küçük bir teknik paylaşmak gerekirse mindfullness teknikleri anda olabilmek için sizi
gerekli yolu gösterecektir. Tekniğin özüne ise denizi seyrederek ulaşabilirsiniz. Ama bir tek kural var o sanyede
denize bakarken analiz yapmadan yargılama yapmadan yalnız
olanı anlamaya çalışmaktan geçiyor. Anlamsız gelebilir yalnız
bilinçaltınızın kimyasını değiştirecek bir çalışmadır. Kötü düşüncelerle başa çıkabilmek için zihnimize yaşadıklarımızı nasıl kaydetmeliyiz? Istediğimiz olarak
kayıt yapabilmek keşke bizim kontrolümüzde olsaydı yalnız
bu ayrımlı
yerlerden kontrol ediliyor. Her insanda var olan limbik sistem bu ishi
bizim yerimize yapıyor. Lakin
kayıt yapıldıktan ardından
bize rahatsızlık verici
bir anı olursa
şunu
bir uzmanla çalışarak değiştirmek mümkün, değişimden kastım da anılardaki duyguların değiştirilmesi. Son gibi
kitabınızda hislerin gerçek olmadığını söylüyorsunuz. Bu durumu az miktar
açıklar mısınız? doğrusu
bu bilişsel terapistlerden Aaron t. Beck'in "iyi Hissetmek" kitabından alınma bir söz, şu fotoğrafda
açıklıyorlar, olayın kendisinde duygu yoktur. Lakin
o olaya biz bir kavram
yükleriz ve bu anlama göre hissimiz oluşur. örneğin biri
bizi trafikte hatalı solladı ise bazılarımız şunu
görmezden gelirken bazılarımız hatta
agresif tepkiler verebilir. Hislerdeki bu benzememe
insanların yorumlarındaki farklardan geliyor. Ve ne yazık ki
ki yorumlarımızın çoğu hatalı oluyor. O yüzden hisler gerçek değildir. Yorumunuz değişti mi hissiniz de değişir.
birçok iş olmasına rağmen onlardan kaçarak yine de
ardından
çözmeyi mi planlıyorsunuz? Yoksa
sorunlarınızla ne dek
geç samsun eskort yüzleşirseniz o dek
iyi olacağını mı düşünüyorsunuz? Eger
tüm bunlara cevabınız "evet" ise siz bir ertelemecisiniz . uzman Psikoterapist Cenk Kahvecioğlu, "sonra Değil şimdi" kitabında ertelemeye son sağlamak
için nasıl bir yol izlememiz gerektiğini yazdı. Pudra.com gibi
erteleme, gelecek korkusu ve aklımıza takılan birçok soruyu kendisine sorduk. Pudra.com: Ertelemenin getirdiği en büyük sorunlar neler? Cenk Kahvecioğlu: Erteleme ile sorun yaşayan kişiler genellikle; streslidir. doğrusu
ertelemeciler hep streslidir. Işleri son ana dek
bekletirler. Ta ki dönem
kalmayıncaya dek
harekete geçmezler. Son sanyede
harekete geçmek de bir işe yaramadığından işin başında da sonunda da stresli olurlar. Suçlu hisseder. En derin ve ağrı
verici
hislerden birisi
suçluluk. Ertelemeciler önemli işlerine başlamayıp önemsiz işlerle çok zaman
harcadıkları için suçlu hissederler ve bu suçluluk duygusu bununla birlikte
anda
kaygı seviyesini de artırır. Lakin
bir miktar fayda sağlayan suçluluk hissi de vardır. Vicdanımızdan kaynaklı bu his şirin
şirin
bizi sıkıştıran derecede ise fazla
sorumluluk sahibi yahut
ahlaklı olabilmemizde yararlı
olabilir. Verimlilik azalır. Ertelemeciler hiçbir işe tam gibi
odaklanamazlar. Asıl yapmaları uygun
işleri erteledikleri için akılları hep o işlerde kalır ve bu hatta
önemsiz işleri dahi
yapmakta zorlanmalarına sebep
olur. örnek sunmak
gerekirse, lise sondayken gittiğim arkadaş toplantılarında içimden şu cümle geçiyordu: “şu an üniversite sınavına hazırlanman gerekiyor.” şunu
düşünürken nasıl tam gibi
eğlenebilir insan? Benzer olaylar erkeklerin
de başınıza kesinlikle
gelmiştir. doğrusu
böyle bir durumda kişi iki durumda da kaybediyor. Dışarıda eğlenemediği kadar
sınava da hazırlanamıyor. Güvenilirlik azalır. Ertelemeciler normalde
çevrelerindeki güveni kaybederler. Bilinçli yahut
bilinçsiz bir fotoğrafda
verdikleri sözleri tutamazlar. Yapamayacakları şeyleri söylerler. Bu da etraftaki imajlarını olumsuz etkiler ve sosyal gibi
tek
kalırlar. Kendine güven ve hürmet
azalır. Ertelemeciler, hedeflerine ulaşmakta oldukça zorlanacakları ve çoğu dönem
ulaşamadıkları için kaçınılmaz son gibi
kendilerine olan güveni ve saygıyı kaybederler. Güven azaldıkça canlılık hissi kaybedilir ve ertelemecilik artar. Nasıl bir kısır döngüdür bilen bilir! Içinden çıkmak istemezsiniz çoktan
isteseniz de pek mümkün olmaz. çocuklukta yaşadığımız bir takım
olaylar, baskılar ertelemeci olmamıza sebep
olabilir mi? Bu sorunun cevabını göstermek
zor. Ertelemeci bulunmak
için birçok sebep
var. özellikle kişilerin mizaç yapıları etkili. Mizaç için doğuştan getirdiğimiz genetik özelliklerimize ilişkili
davranış kalıplarımız diyebiliriz. Mizacımıza göre kimimiz çekingen kimimiz de girişken olur. Pasif-aktif, saldırgan-sakin aynı
birçok mizaç özelliği var. çocuklukta baskıya maruz kalmak herkeste diğer
tepkilere sebep
olabilir. Ama çekingen mizaca malik
kişilerde en çok zararı oluşturur. Henüz
içe kapanık, hala
sosyal fobiye yatkın bir durumla karşılaşacağımızı belirtebiliriz. Ama girişken bir kişide bununla birlikte
baskı çeşitli
sonuçlar doğurabilir. Zihnimizin erteleme duygusu nasıl çalışır? Zihin haz ilkesine göre çalışır. Bir durumda haz alamayacağını düşünürse erteleme eğilimi araya
çıkar. Bunların
diğer
kökenleri olabilir. Kimisine göre davranışa ilişkili
disiplin sorunları nedeni ile ertelerken kimisi kaygılarından ötür
ertelemektedir. Ama sonuç gibi
yapılacak işin başka, daha sonra
yeniden
savayı
bir tarihe ertelenmesi kronik ertelemeyi besler. Kişinin özsaygısının düşük olmasının nedenleri neler? Kendine güven ve saygı, çocuklukta verilen değer duygusu ile oluşmaya başlar. Kişinin kendisini, arkadaşları ve ailesinin yanında ne dek
kıymetli
gördüğü ile gelişir ve güçlenir. özellikle bu alanda sorun yaşayan kişiler, yetenekleri ve başarılı olup olamayacakları ılgili
endişeli olurlar. Iyi olmadıklarını düşündükleri en ufak bir saha
için bütün işten vazgeçebilirler. Bu arada çok
verilmesi de içi boş bir şişmeye sebep
olacağından ilgi
edilmeli ve denge sağlanmalıdır. Kendimize olan güveni arttırmak için ne yapmalıyız? öncelikle hata yapmayı göze almalıyız. Ve eksik yönlerimizi saklamayı bırakmalıyız. Herkesin yetersiz hissettiği ve başaramadığı şeyler vardır. Erkeklerin
inanmadığınız bir şeye başkasının inanmasını beklememelisiniz. şöyle ki
öncelikle siz kendinize değer göstermelisiniz. şunu
başkalarından beklemek ayrıca
şuna
bağımlı nur
gelmek hastalıkların başlıca nedenleri arasında. "belirsizliği kabul yapmak
gerek" Gelecek korkusuyla nasıl yüzleşebiliriz? Gelecek her süre
belirsizdir. Biz belirlemeye çalışırız. Ama doğrusu
pek beceremeyiz. Evdeki hesap çarşıya uymaz dedikleri bu olsa gerek. Hesaplanan ile yaşanılan değişik
olacaktır. öncelikle belirsizliği kabul yapmak
gerekir. şunu
yapabilmek için tabiattan örnek alabiliriz. Bizim dışımızdaki canlıların halen
şu anda
hepsi şu sanyede
yaşar ne gelecekte ne geçmişte. şimdiki zamana odaklanmak, belirlemeye çalıştığımız nafile çabalardan bizi uzaklaştıracağı aynı
kaygılarımızı da sonlandırır. Sihirli bakış açısı sanyede
olabilmektir. Küçük bir teknik paylaşmak gerekirse mindfullness teknikleri anda olabilmek için sizi
gerekli yolu gösterecektir. Tekniğin özüne ise denizi seyrederek ulaşabilirsiniz. Ama bir tek kural var o sanyede
denize bakarken analiz yapmadan yargılama yapmadan yalnız
olanı anlamaya çalışmaktan geçiyor. Anlamsız gelebilir yalnız
bilinçaltınızın kimyasını değiştirecek bir çalışmadır. Kötü düşüncelerle başa çıkabilmek için zihnimize yaşadıklarımızı nasıl kaydetmeliyiz? Istediğimiz olarak
kayıt yapabilmek keşke bizim kontrolümüzde olsaydı yalnız
bu ayrımlı
yerlerden kontrol ediliyor. Her insanda var olan limbik sistem bu ishi
bizim yerimize yapıyor. Lakin
kayıt yapıldıktan ardından
bize rahatsızlık verici
bir anı olursa
şunu
bir uzmanla çalışarak değiştirmek mümkün, değişimden kastım da anılardaki duyguların değiştirilmesi. Son gibi
kitabınızda hislerin gerçek olmadığını söylüyorsunuz. Bu durumu az miktar
açıklar mısınız? doğrusu
bu bilişsel terapistlerden Aaron t. Beck'in "iyi Hissetmek" kitabından alınma bir söz, şu fotoğrafda
açıklıyorlar, olayın kendisinde duygu yoktur. Lakin
o olaya biz bir kavram
yükleriz ve bu anlama göre hissimiz oluşur. örneğin biri
bizi trafikte hatalı solladı ise bazılarımız şunu
görmezden gelirken bazılarımız hatta
agresif tepkiler verebilir. Hislerdeki bu benzememe
insanların yorumlarındaki farklardan geliyor. Ve ne yazık ki
ki yorumlarımızın çoğu hatalı oluyor. O yüzden hisler gerçek değildir. Yorumunuz değişti mi hissiniz de değişir.